24 Oct 2023
Beton, mükemmele yakın bir yapı malzemesi olduğunu son birkaç bin yıl boyunca kanıtlamıştır ve Roma’daki Panteon’dan dünyanın en yüksek gökdelenlerine kadar neredeyse insan yapımı her yerde bulunur. Su haricinde Dünya’daki diğer tüm maddelerden daha fazla kullanılan betonun fiziksel ayak izi çok büyüktür. Ne yazık ki, aynı durum iklim ayak izi için de söylenebilir. Suçlu, kum ve çakılı bağlamak için kullanılan betondaki temel bileşen olan çimentodur. Gereken yüksek ısı ve ilgili kimyasal reaksiyonlar nedeniyle, çimento üretimi yılda yaklaşık 4 milyar metrik ton CO2’nin ortaya çıkmasına neden olmaktadır, bu da küresel CO2 emisyonlarının kabaca %8’i anlamına gelir. Çimento üretimi bir ülke olsaydı, emisyon ağırlıkları listesinde Çin ve ABD’nin hemen ardından üçüncü sırada yer alırdı [1]
1980 yılından beri, çimento üretimi neredeyse beş kat artmıştır ve trend yukarı yönlüdür. Kaynaklar: ABD Jeolojik Araştırmaları (USGS), VDZ Verein Deutscher Zementwerke e.V.
Çimentonun etkisinin farkında olan Küresel Çimento ve Beton Birliği (GCCA), 2050 yılına kadar karbonsuz betona ulaşmak için 2050 İklim Arzusu programını başlattı. GCCA bu amaca ulaşmak için, uzun bir eylem önlemleri listesine güvenmektedir: enerji verimliliği, alternatif yakıtlar, ham maddelerin ve yakıtların karbondan arındırılması, yenilikçi malzemeler ve daha verimli tasarlanmış çimento fabrikaları. Fakat GCCA’nın karbonsuz bulmacasının en büyük parçası, endüstriyel proseslerde yeniden kullanmak veya artık atmosferimizi etkileyemeyecek şekilde yeraltına enjekte etmek üzere CO2’yi emisyon yığınlarından ayıran karbon yakalama prosesinin kullanımı ve depolanmasıdır (CCUS).
Çimento endüstrisi ve azaltılması zor diğer endüstriler için iyi haber ise, karbon yakalama teknolojisinin yeni bir şey olmamasıdır. Günümüz karbon yakalama yöntemlerinin en olgunlaşmış ve yaygın olarak kullanılanı olan amin bazlı CO2 separasyonu, petrol ve gaz endüstrisinde onlarca yıldır kullanılmaktadır. Fakat bir çimento fabrikasının karbon yakalama tesisatı ile modernize edilmesi, maliyetli bir yöntem olmaya devam etmektedir. Çimento üreticileri için “kullanıma hazır” karbon yakalama tesisleri (henüz) mevcut değil, ve bunun nedeni büyük ölçüde sayısız değişkenlerdir: Tesisin baca gazının tam yapısı nedir? Tesis, ek enerji girdisine ihtiyaç duyacak mı ve duyacaksa bunun miktarı nedir? Amin çözücü bu özel koşullar altında ne kadar kararlıdır? Yüksek toz emisyonu seviyelerinin tesisin kullanım ömrü üzerindeki etkisi ne olacaktır? Yakalanan CO2’yi yeniden kullanma konusunda hangi seçenekler mevcut?
Günümüzde yüksek emisyona sahip şirketler, CO2’nin giderilmesi konusunda harekete geçmeleri için düzenleme kurumlarının ve diğer paydaşlaron artan bir baskısıyla karşı karşıyadır. Fakat, yakalanan karbon pazarı hala emekleme döneminde olduğundan, çok sayıda hareketli parça içeren önemli bir ön yatırıma bakıyorlar.
Gaz temizleme ve emisyon azaltma sistemlerinin tasarımı ve montajı konusunda bir asrı aşan deneyime sahip GEA, atık ısı geri kazanımı, gaz ön-arıtma sistemi, son teknoloji karbon yakalama ve ayrıca CO2 kullanımı ve depolanması sürecinde desteği içeren kendi karbon yakalama portföyünü geliştirmektedir. GEA Karbon Yakalama Kıdemli Direktörü Dr. Felix Ortloff, çimento ve azaltılması zor diğer endüstrilerin karbon yakalamaya hızlı ve ekonomik bir şekilde geçiş yapmalarına bir yardımcı olma fırsatı görüyor. Ortloff, “GEA, tesis operatörlerinin CO2 gidermeye hemen başlamasına yardımcı olmak üzere tasarlanmış, son derece standartlaştırılmış bir karbon yakalama çözümleri hattı geliştirmiştir,” diyor. “Gaz temizleme ve ısı geri kazanımındaki uzmanlığımız temel mühendislik yeteneğimizle bir araya geldiğinde, hem amaca uygun hem de uygun maliyetli bir uçtan uca CO2 giderme çözümü oluşturmamızı sağlamıştır.”
GEA müşterileri, farklı boyutlardaki dört karbon yakalama tesisi arasından seçim yapabilir; bu seçenek öncelikli olarak kendi tesislerinin ne kadar atık ısı ürettiğine göre belirlenir. Ortloff, “Odak noktamız şimdilik tüm tesisin verimliliğidir, bu yüzden ısı geri kazanımından maksimum fayda sağlamak istiyoruz” diyor. “Müşteri açısından faydası, CO2 emisyonlarını çok az veya hiç ek enerji girişi olmadan yakalamaya başlayabilmeleridir. Ağır karbondioksit emisyonları olan bir büyük çimento fabrikası için, mevcut atık ısı, CO2 emisyonlarında ortalama %20 ısı-nötr azalma sağlayan iyi bir başlangıç noktasıdır. Cam endüstrisi gibi diğer endüstrilerde, daha da yüksek bir oranda azalma mümkündür. Çözüm devreye alındıktan ve istenildiği gibi çalıştıktan sonra, daha fazla CO2 gidermek için ek kapasite de daima kurulabilir.”
- GEA Karbon Yakalama Çözümleri Kıdemli Müdürü Dr. Felix Ortloff
Ortloff ve ekibi şu anda Beckum, Almanya’daki çimento üreticisi PHOENIX Zementwerke’de sürdürülen kapsamlı bir pilot projenin parçası olarak GEA’nın karbon yakalama tesisini test etmektedir. PHOENIX Zementwerke genel müdürü Marcel Gustav Krogbeumker, “Sürdürülebilir iş uygulamaları ve iklimi koruma, kurumsal stratejimizin ayrılmaz bir parçasıdır,” diyor. “Yılda yaklaşık 500.000 metrik ton çimento üretim kapasitesi ve günlük ortalama 1.000 ton CO2 emisyonu ile ayak izimizi en aza indirme sorumluluğuna sahibiz. GEA ile yürüttüğümüz CCS projemizle gurur duyuyoruz ve karbon yakalamaya başlamak için Beckum tesisimizdeki pilot tesisten faydalanıyoruz. Proje şimdiden hem özel sektörden hem de kamu sektöründen büyük ilgi gördü” diyor Krogbeumker. “Karbon yakalamayı çok heyecan verici bir teknoloji olarak görüyoruz. Ve GEA’nın emisyon kontrol sistemlerindeki onlarca yıllık deneyimi sayesinde, emisyonlarımızı önemli ölçüde azaltacak bir çözüm geliştirebileceğimiz konusunda çok iyimserim.”
- Marcel Gustav Krogbeumker, PHOENIX Zementwerke Genel Müdürü
Pilot tesis, GEA ve PHOENIX Zementwerke’nin çimento tesisi emisyonlarına ilişkin analizlerinde, özellikle de baca gazı ön-arıtma işlemi sırasında giderilecek zararlı eser bileşenlere, ince ayar yapmalarına ve karbon yakalama aşamasında amin çözücü sisteminin stabilitesi hakkında önemli veriler toplamalarına yardımcı oluyor. Ortloff’a göre, pilot uygulama şu ana kadar GEA’nın %90 CO2 giderim verimliliği hedefine ulaşmıştır. Ortloff, “kabaca %95’lik daha da yüksek bir karbon yakalama oranı teknik olarak mümkündür, fakat bu daha fazla enerji girdisi gerektirir ve toplam maliyet etkinliğini olumsuz yönde etkiler” diye açıklıyor. “%90, aynı zamanda en fazla finansal anlam ifade eden istenen bir hedeftir.”
Beckum, Westphalia, Almanya’da bulunan Phoenix çimento fabrikasında karbon yakalama saha testi. Sohbette: Marcel Gustav Krogbeumker, Phoenix-Zementwerke Genel Müdürü (solda), Karbon Yakalama Çözümleri, GEA Dr. Kıdemli Müdürü Felix Ortloff (sağda). Görsel: GEA/Tim Luhmann
Bir sonraki adım olarak Krogbeumker, Beckum’daki PHOENIX Zementwerke tesisi için kapsamlı bir CCUS konsepti üzerinde GEA ile birlikte çalışmayı planlıyor. “Tüm verileri değerlendireceğiz ve daha sonra karbon yakalama tesisinin ölçeğini artırma olasılığını tartışacağız” diyor. “Sormamız gereken soru şu: Örneğin Kuzey Denizi’nin altındaki eski petrol sahalarında ve kuyularda karbon depolamayı tercih ediyor muyuz? Yoksa CO2’yi yeniden kullanmak üzere işlemek mi istiyoruz? İkincisi seçeneği seçersek: pilot tesisi, kimya ve gıda endüstrilerinin gerektirdiği yüksek standartları karşılayacak kadar CO2’yi temizleyebilecek şekilde nasıl genişletebiliriz? CO2 için nerede ve hangi endüstrilerde müşteri bulabiliriz? Nakliye için ne tür bir altyapıya ihtiyacımız var? Boru hatlarından, demiryolu altyapısını yeniden etkinleştirmekten mi bahsediyoruz, yoksa kamyon taşımacılığına mı ihtiyacımız var? Bunlar bizim için ilginç ve heyecan verici anlardır ve GEA ile birlikte çok şey başarabileceğimize eminim.”
CO2’nin kullanımı ve depolanması, karbon yakalama sürecinin kritik son adımıdır. GEA’nın CO2 kullanımı konusunda şu an sahip olduğu uzmanlık iki alana odaklanmaktadır. Biracılık sektöründe, GEA, fermantasyon prosesinden CO2 geri kazanımı sağlamakta, sıvılaştırmakta ve daha sonra CO2’nin içecek üretiminde yeniden kullanılabilmesi için oksijeni ekstrakte etmektedir. GEA ayrıca, yakalanan CO2’den gıda ve farmasötik endüstrisinde kullanılmak üzere sodyum bikarbonat gibi karbonatlar üretmektedir. Ortloff, “Her müşteri, yakaladıkları CO2’yi kullanmak için kendilerine sunulan farklı seçeneklere sahip olacak” diye açıklıyor. “Çevrelerinde potansiyel bir CO2 tüketicisi olup olmadığını ve işletmenin CO2 için saflık, fiziksel durum, basınç ve sıcaklık açısından hangi gereksinimleri olduğunu durum bazında değerlendireceğiz. Daha sonra CO2’yi bu ihtiyaçları karşılayacak şekilde hazırlayabiliriz.”
Ortloff, doğrudan yakıt olarak kullanılacak, diğer yakıt bileşenlerine yükseltilecek veya kimya endüstrisinde bir tohum yapı taşı olarak metanol üretimini orta vadede CO2 kullanımı için başka bir seçenek olarak görüyor. Yakalanan CO2 için diğer kullanımlar arasında plastik üretimi ve hatta betonun kendisi bulunur. Böyle bir çözüm, CO2’nin mineralizasyona uğradığı ve yapı malzemesine bir katı olarak karıştırıldığı aşama olan betona enjeksiyon işlemini içerir. Ancak Ortloff’un açıkça belirttiği gibi: karbon kullanımı pazarı olgunlaşsa bile, yakalanan CO2 miktarının CCU’ya tedarik edilebilecek miktarlardan çok daha ağır gelmesi muhtemeldir. Bu, karbon yakalama depolama (CCS) çözümlerinin, sera gazı emisyonlarını azaltmak ve ısınan bir gezegenin ihtiyaçlarını karşılamak üzere kısa ve orta vadede CO2 yakalama taahhüdünü gerçekleştirmek için gerekli olacağı anlamına gelmektedir.
Karbon depolama, ölçeklendirilmesi gereken iyi yapılandırılmış bir petrol ve gaz endüstrisi teknolojisinin bir başka örneğidir. Elbette hükümetler ve endüstri, CCS kapasitesini etkileyici bir oranda artırıyor. Küresel CSS Enstitüsü’ne göre, 2022 yıl sonu itibariyle küresel çapta 30 CCS tesisi faaliyette idi, bunlara ek olarak 11 tane yapım aşamasında ve 153 tane de geliştirme aşamasında olup ve toplam CCS kapasitesini yıllık 244 milyon metrik tona çıkarmışlardır, bu da bir önceki yıla göre %44 artış anlamına gelmektedir. Kanada’daki önemli yatırım vergisi kredileri ve ABD’deki federal fonlar (Enflasyon Azaltma Yasası 2022), Kuzey Amerika’nın CCS geliştirme ve devreye almada öncülük etmesini sağlamıştır. Avrupa ise çok geridedir. [2] AB İnovasyon Fonu, 2030 yılına kadar Avrupa genelinde temiz teknolojilere yaklaşık 38 milyar Euro yatırım yapmayı planlamaktadır ve halihazırda birçok endüstride büyük ölçekli CCS projelerini özellikle çimentoya vurgu yaparak desteklemektedir. Dünyanın en büyük çimento üreticisi olan Çin eyleme geçme konusunda şu ana kadar daha yavaş davranmasına rağmen, CCUS teknolojisini geliştirme çabalarını şu anda artırıyor. Temmuz 2023’te Çin, çimento endüstrisi için bugüne kadarki en büyük CCUS projesine başlandığını duyurdu. [3]
- GEA Karbon Yakalama Çözümleri Kıdemli Müdürü Dr. Felix Ortloff
Alternatif tahrik teknolojilerinin yeni elektrik ve hidrojen altyapısı gerektirmesi gibi, karbon yakalama kullanımı ve depolaması da yakalanan CO2’yi endüstriyel emisyon kaynaklarından kullanıldığı veya depolandığı her yere taşımak için yeni bir CO2 altyapısı gerektirecektir. Buna bir örnek, Avrupa’nın önde gelen bir gaz iletim operatörü olan OGE ve Belçika merkezli bir hidrojen şirketi olan Tree Energy Solutions tarafından, yılda yaklaşık 18 milyon metrik ton CO2 taşımak için 1.000 km'lik bir boru hattı inşa etmek üzere yürütülen ortak bir projedir. Bu durumda CO2, yenilenebilir hidrojenin Avrupa’daki güneş, rüzgar ve hidroelektrik santrallerinden projenin Wilhelmshaven, Almanya'daki “yeşil enerji merkezine” taşıyıcısı olarak hizmet verecektir. [4] Ortloff, “CO2’nin iletilmesi ve ayrılması konularında, boru hattı veya depolama tesisi de CO2 için spesifikasyonlara sahip olacaktır” diyor. “Karbon yakalama, arıtma ve sıvılaştırma teknolojisini 'tek bir çatı altında' sağlayabilmemiz, müşterilerimizin bu gereksinimleri karşılamasını kolaylaştırır.”
Çimento endüstrisinin karbondan arındırılması, CO2 için yeni kullanım alanları ve bir karbondioksit altyapısının geliştirilmesini gerektirir.
Günümüzde küresel ısınmaya karşı mücadelede yükselişe geçen karbon yakalama teknolojisi, yerleşik petrol ve gaz endüstrisi teknolojisinden ve altyapısından büyük ölçüde yararlanacaktır. CCUS teknolojisi, çok karlı fosil yakıtların peşinden koşarak yıllar içinde olgunlaşarak bir amaç için bir araç haline gelmiştir. Bugün, inert CO2’yi yakalamak ve tutmak birçok durumda kendi içinde bir amaçtır ve emareler, yakalanan/tutulan CO2’nin hem çevresel hem de ekonomik açıdan faydalı olacağı bir geleceğe işaret etmektedir. Ortloff, “Dünyanın dört bir yanındaki çimento fabrikalarının %90 CO2 giderimi seviyesine ulaşmasıyla, yakalanan karbon için sağlam bir pazar hayal etmek heyecan verici” diyor. “Şu anda, düzenleme kurumlarından ve diğer paydaşlardan gelen baskı, şirketleri yeni bir karbon ekonomisine doğru atılan bu ilk adımlara yatırım yapmaya zorlamaktadır ve GEA, bu geçişi hızlandırmalarına yardımcı olmak için güçlü bir konumdadır.”